Duyguların ne söylüyor?
Hayat akıp devam ederken pek çok gündelik olay yaşıyoruz ve bir takım duygular hissediyoruz. Bazen duygu akışımıza yetişemiyoruz, bazen de uzun süre etkisinde kalıyoruz bu duyguların. Kimisi olumlu, kimisi olumsuz olarak tanımladığımız duygular her şekilde hayatımızda yerini alıyor.
Olumlu duygular pekala hepimizin en sevdiği, çok hoş karşıladığımız, hiç bitmesini istemediğimiz hep o duyguda kalmak istediklerimiz… Ancak hayat bu ya… İşler her zaman yolunda gitmiyor. İstemesek de kovsak da kilometrecelerce kaçsak da olumsuz duygular da çalıyor kapımızı.
Son zamanlarda bilimden ve bilimsel verilerin ışığından çok uzakta yazılan kişisel gelişim kitapları, olumsuz duyguların hiç hissedilmemesi ve hatta tamamen yok olması için büyük bir çaba veriyor. Bu tür kitaplar her zaman iyi ve mutlu olmak, hep iyi hissetmekten bahsedip bunun için anahtar formüller sunsa da, gerçek hayat bundan çok ötede bir yerdedir. Her türlü yaşam olayı ve hissettiğimiz bütün duygular, nefes aldığımızı ve insan olduğumuzu hatırlatır bize. Olumsuz duygular da buna dahildir; hatta en çok olumsuz duygular ortaya çıktığında bunu hatırlarız çünkü olumsuz duygular hissetmek insanı en çok etkileyen, değiştiren, dönüştüren, öğretenlerdir.
Dikkat etmemiz gereken nokta, olumsuz duygular hissetmeyi dünyanın sonu gibi görmekten ziyade o olumsuz duygunun sağlıklı mı sağlıksız mı olduğunu fark etmeye çalışmaktır. Olumsuz duyguları; sağlıklı ve sağlıksız olarak iki şekilde değerlendiririz. Sağlıksız olumsuz duygular; baş etmekte zorlandığımız, günlük akışı yaşamamıza engel olan, kendi başımıza yönetemediğimiz ve psikolojik destek almamız için bizi uyaranlardır. Bu tür olumsuz duyguların şiddeti fazla olduğu için sağlıksız olumsuz duygular olarak tanımlanır. Sağlıklı olumsuz duygular ise; olumsuz bir olay karşısında olay ortaya çıkan, o olayı yaşayan herkeste görülebilecek kadar şiddeti olan, zorlansak da bir süre sonra üstesinden gelebildiklerimizdir. Örneğin, yas sürecinde olan birinin yaşadığı üzüntü; sağlıklı, yaşanması gereken bir duygudur. Bunun hemen geçmesini beklemek ya da hiç yaşanmamış gibi olmasını istemek, yaşanacak acıyı ertelemekten başka bir işe yaramaz. Ve yahut sınava çalışan bir öğrenci düşünelim. Sağlıklı olumsuz bir duygu olarak endişelenen öğrenci ders çalışmaya özen gösterip düzenli not tutup soru çözmeye çalışırken; sağlıksız olumsuz boyuta ulaşıp çok fazla kaygılanırsa ders çalışamaz, uyku sorunları ya da unutkanlık gibi sorunlar yaşayabilir. Endişelenmek sağlıklı olumsuz duyguyken, kaygı sağlıksız olumsuz bir duygudur. Olumsuz bir duygu hissettiğimizde bunun sağlıklı mı yoksa sağlıksız mı olduğunu ayırt etmek ruh sağlığımız açısından oldukça önemlidir çünkü; sağlıksız olumsuz duygular karşısında baş etme becerilerimiz yetersiz kalıyorsa, yönetmekte zorluk yaşıyorsak oldukça yıpratıcıdır, psikolojik destek almak için vakit kaybedilmemelidir.
Yukarda bahsettiğim gibi dikkat etmemiz gereken kısım duygularımızın şiddeti ve bizi ne şekilde etkilediğidir ancak bunun yanında; bizi yoran bazı durumlar ve duygularla kendimiz de baş ediyor olsak destek alıyor da olsak onlar bizim hayatımız için bir şans desem bana çok fazla kızar mısınız?
Evet zaman zaman bir takım olumsuz duyguları hissederiz ve maalesef bazılarımız bu duyguları bir mikrop gibi görür ya da bunları hissettikleri için kendilerini işe yaramayan bir mikrop gibi görürler ama aslında her ne yaşarsak yaşayalım, bu tür duyguları hissetmek sağlıklı bir süreç, gereklilik ve hatta bir şans! Artık Pandoranın Kutusu’ nun açılma vakti gelmiştir belki ne dersiniz? Bu duygularda bunun için bir aracıdır belki de…
Yaşadığımız her bir deneyim, yeni bir kapının aralanmasına yol açar açmasına ancak bazen bu yolda olumsuz duygunun yükü ağırdır ve bunları zihnimizden uzaklaştırmak için kaçarız. Her bir tecrübe ise kaçmamızın nafile olduğunu hatırlatmak için tekrar tekrar karşımıza çıkar. O yüzden “Hep beni bulur”, “Niye aynı şeyi yaşıyorum” cümlelerini sıkça duyarız. Olumsuz bir duyguyla kucaklaşmayı başarabilirsek, daha etkin çözüm becerileri geliştirmek, olaylara farklı bakış açılarıyla yaklaşmak, bazen daha fazla empati kurabilmemizi sağlamak ve kısır döngüyü kırmak mümkün hale gelir. Zor zamanları atlattım diyebilmek, bir kere yapmıştım yine yaparım deme inancı, gelecekte yaşanabilecek olumsuz yaşam deneyimlerine karşı daha hazır ve güçlü hale gelmemize vesile olur; yani ruhsal dayanıklılığımızı artırır. Sırtımıza binenler var, geçmişten gelip üzerimize yapışanlar var, tıkanıklık var açmak gerekiyor. Olumsuz deneyimler ve akabinde hissedilen duygular; özgürleşmek ve yeniden gülebilmenin tadını daha iyi almamız için uyarıyor. Kendimize dönüp iç sesimizi dinlememiz için, olduğum durumda nasılım ne hissediyorum, dur bir bak dememizi için sesleniyor; ve bazen de çok açık bir hatırlatıcı etkisi görmek istiyor. Tüm duyguların bir ihtiyaçtan doğduğunu ve yaşanabilir olduğunu; yani tüm duyguların “yaşamaya değer” olduğunu hatırlatıyor…